Tuesday, January 28, 2014

mais uma vez


"neyse işte, 
hayat böyle bişey biraz da."

ortalıkta yüzyıllarca dolaşmaya, içi boşaltılmaya,
demek istediğini bi türlü diyememeye aday cümlelerin en birincisi;
"hayat sen planlar yaparken başına gelendir."
yazık ettiğimiz, arkasına fazla saklandığımız,
çok zekice örülmüş nesirlerin belki de en kısalarından.
istediklerin olmaz, dilediklerin bitmez,
planların yarıda kalır, hesapladıkların yol bitmeden tıkanır.
ve sonra sen aynanın karşısına geçip, o aynada gördüğün kişiyi çok fazla plan yaptığı, 
kendi üstüne çok fazla gittiği, aslında hiç anlaşılamadığı,
hatta biraz da kilo aldığı, kendine hiç dikkat etmediği, geçen akşam sevgilisine gereksiz yere bağırdığı, annesinin kalbini çok sık kırdığı için kızarsın.
haklısın. biraz kilo aldın. ve evet, gereksiz bir çok kızgınlığın.

boşver,
hayat böyle bişey biraz da.

mecbursun, insansın. çok büyük hatalar yapman gerekiyo, planlar yaparak çok uzun zamanlar harcaman, sonra yaptığın bütün o planları unutman, ne yapacağın hakkında en ufak bi fikrin olmadan karşına ilk çıkan denize atlaman gerekiyo. denizin tuzunun gözünü yakması, dışarıdaki hava nasıl olursa olsun suyun tenini dondurması, her derine dalışında nefesini kesmesi gerekiyo.
yanmadan, donmadan, nefesin kesilmeden şahane denizlerde yüzülmüyo.
hepimizin şahaneden anladığı da başka ya,
işte tam da bu yüzden, kimse kimsenin hayatına istediği kadar karışamıyo.

karışmasın da zaten ya,
hayat böyle bişey biraz da.

herkesin anladığı şey farklı.
herkesin atladığı deniz farklı.
bak bu fotoğrafta da deniz var. anlamışsındır, benim de ona girip yüzmüşlüğüm var.
bütün gün  güneşte yanıp, akşam canımın acısın alsın diye sırtüstü yatıp kendimi açıklarına bırakmışlığım var.
sonra orası yerle bir olunca bir heyelanla, haberleri okuyup okuyup 
hiç tanımadığım insanlar için ağlamışlığım var. 

oluyo öle şeyler,
hayat böyle bişey biraz da.

***
çocukken yaşayıp da taşındığın, yıllar boyunca hiç ziyaret etmediğin mahalleye geri dönüp de hiçbirşeyi yerinde bulamamak gibi biraz;
orada bıraktığın nefeslerin, bir heyelan heyecanıyla denizin suyuna karıştığını izlemek.

neyse işte,
hayat böyle bişey biraz da.

***

-yazarken arkada Stacey Kent - Mais uma vez çalıyordu.-



Sunday, January 26, 2014

Toska

adı şimdilik,
benim için Toska.
sizin elinize ne olarak gelecek,
onu zaman gösterecek.

Sunday, January 12, 2014

Wednesday, January 8, 2014

Bukowski



"Lighting new cigarettes, 
pouring more 
drinks.

It has been a beautiful 
fight.

Still
is.

-you get so alone at times that it just makes sense-
(foto tabi ki Andre Kertesz)