Monday, December 30, 2013

görüyor musun arkadaşım?



sevgili arkadaşım,
yine bir yıl bitti. sen uzaksın, ama bak, hala sana yazıyorum arkadaşım.
sen gittiğinden beri burada hiçbir şey aynı değil, hayat artık daha zor arkadaşım.
konuşmadan oturuyoruz haftalarca, konuştuğumuzda ise tek konumuz karanlıklar.
çok düşünmeyenlerimiz, fazla anlamayanlarımız, belki de artık en şanslılarımız arkadaşım.

televizyonda söylüyorlar, yeni yıl yenilikler getirecek, herşey aydınlanacakmış.
hayat daha parlak olacak, hava tertemiz kokacakmış.
bekliyoruz arkadaşım.
bazı şeyleri hiç beklemiyormuş gibi yapıp sonsuza kadar beklemek,
tam da bize göre değil mi arkadaşım?

her gün eğlenecek, herkesin karnı doyabilecek,
gülecek, gülecek, daha çok gülecekmişiz; böyle söylüyorlar arkadaşım.
uzaklara göç eden kuşlar dönecek, sağırlar duyacak,
konuşulmayan kelimeler ağızlardan dökülecek,
herkesin en gizli ümitleri yeşerecekmiş arkadaşım.

görüyor musun arkadaşım, neler söylüyorum?
görüyor musun, mutlu olmak için neler uyduruyorum?
biraz daha gülebilmek, herşeye rağmen ümit etmeye devam edebilmek için,
görüyor musun, neler yazıyorum sana arkadaşım.

ama biliyor musun,
bu yeni yıl da bitecek, kullanmaya kıyamadığın ayakkabılarının en beklemediğin yokuşta cilasının solması gibi,
bu yeni yıl da eskiyecek.
yine ümit edecek, yine kırılacak, yine sevinecek, yine dökülecek, yine dirilecek, yine güleceğiz.
dünya dediğin insan için yaratılmamış olabilir ama, bu hayatlar, bu hayatlar bizim arkadaşım.

biz, yaşamaya devam edeceğiz.
ve ben, ben hep sana yazmaya devam edeceğim arkadaşım.

***

bu şarkıya olan sevgimden sıkılanlar olabilir. veya neden bahsettiğini anlamayanlar da.
aşağı yukarı, benim yukarıda yazdıklarım. 
bir arkadaştan diğerine, uydurulmuş umutlarla dolu bir mektup.
geçen yıl Lucio öldü, bize şarkıları kaldı,
bu yıl çocuklar öldü, bize umutlar kaldı.
bize miras kalan şarkıları kalbimizde, umutları omuzlarımızda taşımak,
onları paylaşmak, yeşertmek, büyütmek boynumuzun borcu. 
çünkü şarkılar da, umutlar da yarınlara kalabildiklerinde gerçekten yaşarlar.

bu yeni yılda,
şarkılar söyleyin, kocaman umutlar büyütün, kalbiniz yettiği kadar çok sevin ve o sevdiklerinize mektuplar yazın arkadaşlarım.
hayatın çekirdekleri bunlar.
gerisi boş, gerisi kabuk.






Friday, December 13, 2013

2:40




yıllar önce, ülkeler arası bir tren yolculuğu yapıyordum, tek başıma.
önümde defter açıktı, bi elimde kalem, bi elimde kağıt bardakta çay vardı.
hava tertemizdi. hava muhtemelen çok soğuktu.
havada o trenlere has ağır huzur asılıydı. istesen de kaçmayan, uçmayan o "tren huzuru".
başımı dışarı çevirdim. solda, hafif aşağıda, gölde yüzen birkaç kuğunun fotoğrafını çeken bir adam gördüm. suyun üzerinde uçar gibi süzülen birkaç kuğu. rayların üzerinden uçar gibi geçen birkaç saniye.

bazen hayat dediğin tamamen çarpışma üzerine.
bazen hayat dediğin tamamen başını çevirip çevirmemen üzerine.

önüme döndüm, defterime "kuğuların değil, kuğuların fotoğrafını çeken adamın hareketsiz çabasındaki zarafeti anlatabilmek" yazdım.
bu uzun cümleyi hiç unutmuyorum, çünkü o eşsiz anı bu uzun cümleden başka hiçbir şeyle tanımlayamadım.

uzun ve tanıdık yolların ortasında tanrı'nın bir göz kırpışı oldu o an.
bu uzun ve tanıdık şarkıdan da aynı kuğular geçiyor, aralardan birkaç an.

bazen hayat dediğin tamamen anlar üzerine.
bazen hayat dediğin tamamen anları anlayıp anlamaman üzerine.