Tuesday, January 27, 2009

neden bilinmez
alırsın yarı tuğla gibi kitabını
sarılırsın yatağa giderken
okumadan kaparsın gözlerini
içindeki dizeler
geçer gider gözlerinin önünden
bilirsin nerede ne diyor kime diyor
uyursun sonra
büyük saat akmaya devam etmektedir
uyku sürer
tüm saat kuleleri
yanlış da gösterse zamanı
bilirsin biri var bir yerde
saatin kaç olduğunu saklayan..

T.U.

17 yaşım,
agrılı başım...

Thursday, January 22, 2009

dialog

anlattıklarımı bir bir dinledi.
sonra bir anda durdu, her ne yapıyorduysa bırakıverdi, karsıma gecti.
eliyle uzanıp, yanındaki vazodan sarı bir lale cekti.

"bak," dedi.
"cicek dedigin tek sey ister, o da sudur.
ihtiyacı olan herseyi baska bir yerden bulur, ama suyun yerini baskası tutamaz."

"su olmazsa", dedi, durdu,
"ölür."

anlasam da anlamamıstım, baglasam da tutturamamıstım.
devam etsin diye beklerken, yine birseyler dokuldu dilinden.

"ama bu cicek, ne kadar su icmesi gerektigini bilmez.
durması gereken yeri gormez, hic bir zaman hayır demez.
sen ne kadar verirsen o kadar icer, hic doymaz, hep ister.
bu yuzdendir ki, bazen, fazla su icip olmesindense,
kurumaya bırakılmak onun icin daha iyidir."

sustum.

Monday, January 12, 2009

uzaktayken,
en cok,
ozdemir asaf, oruc aruoba, metin altıok ve tabi ki -tek "y" sini iddia da kaybetmis- cemal süreya kitaplarımı özlüyorum..