Thursday, November 23, 2006



BOLOGNA & MARRA & KERTESZ

Italyada okurken en sevdigim ders, herkesin zaten cok methettği, mutlaka gir dediği, marra'nın fotoraf dersiydi. girdim, butun sene gittim, sonunda da 30 üstünden 30la da geçtim nitekim.! gerçekten hayatımda aldıgım belki de en özel, en hoş dersti, karşımdaki de en nitelikli hocalardan biriydi.. ilk gun anfi ole kalabalıktı ki, ondan soraki dersleri iki anfi beraber yaptık, altta hoca mikrofonla ders anlatıyo, ust kattakiler videoyla onu serediolar. sorucakları bişi olunca da ayaklarını yere hızla vuruyolar ki biz aşadan duyalım, hoca cevap versin...evet italyada olmanın farkı da burada ortaya çıkıyodu..
etrafımdaki bütün kalabalığa, içimdeki bütün yalnızlığa rağmen tekrar isterdim orda olmayı, marra'nın bi ders de olsa andy warhol'u veya mapplethorpe'u anlatmasını..manyak gibi not alıp ertesi gun unutmamak için tekrar tekrar okumayı...herşey böle güllük gülistanlık gidiyodu ama sınav da cok can yakacak gibi duruyodu.. tam 288 fotorafı fotorafcısı ve tarihiyle ezberlemem gerekiyodu ki, asıl sınava girmeye hak kazaniyim..sora da zaten en kazık sınav başlamış oluyodu..sala borsa da her sabah 9da mariah'la bulusup calısmalarımız sonuç verdi ve sınavın
ilk gunu bana sorulan 4 fotorafın 4unu de bildim, asistanın yanından kalkıp marra'nın karşısına geçtim. şanslıyım ya, dada'yı anlat dedi, o kadar cok konustum ki, tamam tamam bunu biliyosun geçelim dedi gülerek, cindy sherman'ı sordu, hiç unutmuyorum. sevmem ama cindy sherman, su gibi anlattım onu da...45 dakika sürdüsınav. sonunda 30 yazdı ya kağıdın üstüne, ağlicaktım sevinçten! ne rahat kalktım o sandalyeden; kalkmadım, havalandım resmen!!

o dersi bitirdigimden beri, daha once hic bilmedigim bi suru seyi hala cok iyi bildigimi biliyorum. hepsini de o şahane insan marra'ya borçluyum. şanslıyım da, öle efsane bi adamın dersine girip, karsılıklı oturup konusmus olmaktan da..
nerden nereye tabi, ben niye anlattım bunları? o dersler sonunda aşık oldugum 5 fotorafçı olduysa, bunlardan biri, belki de en güçlüsü andre kertesz oldu. özellikle şu çatal o 288 fotorafın arasında oldugu için onu asla unutamadım, yer etmiş belli ki! ve şimdi bu büyük insan istanbul modern'de. (allah razı olsun eczacıbasından!) heycanla gitmeyi bekliyorum, okuldan cıkınca bi umut cumartesi! sizde gidin, sizde görün, gösterin, ne büyük insanlar yaşamış vaktinde, o insanlar nasıl bütün hayatlarını sanatlarına endekslemişler..aç kalmışlar ama ölmemişler..zaten bu çatalı bana böyle gösterebilen, istese de ölemez ki.......

ne efsane iki kadın bunlar. yada tek kadın belki de? bende hep o imajı bıraktı bu iki kız çünkü. sanırım herkesin tahmin edebileceginden daha normal insanlar olmuşlar. ama her türlü çrikinler!
çirkin olmak, herşeyden değerli, karşında diane arbus varsa.

Monday, November 20, 2006

I SEEK YOU.

biraz once durup dururken icq dustu aklıma! kac yuzyillar once acmıstım en son, ama 2 uin'imde aklımdaydı hala. ilki o zaman anlayamadıgım bi nedenle kullanılamaz olmustu, bunun uzerine ben hayatımın o onemli parcasini kaybetmemek icin hemen bi yeni numara almıstım kendime. bilgisayarıma artık yuklu olmadıgından - ki o zamanların uzerinden zaten ne bilgisayarlar ne laptoplar gecti- icq2go yu actım internetten, bikac deneme sonunda şifremi hatırladım, kırmızı cicek yesile dondu, ve ulastım listeme. bi anda karsıma artık gorusmedigim arkadaslarım ve acaba napıodur dediklerimin yanında, su anda msn listemde de olan insanların hepsi alt alta cıkıverdi. baktım baktım durdum bi sure; lise hayatımın fihristi gibi bisi olmus icq listem, o zamanın arkadaslikları orada donmus kalmıs.

benim lise yıllarımdı, benimle birlikte o listede olan herkesin lise yıllarıydı; herkesin online olma saati hemen hemen aynıydı, aksam yemek yenir sorasında herkes yavas yavas ortaya cıkardı, sora da allah ne verdiyse bos muhabbetler baslardı.. bos yanlıs belki, simdi bos gelen o zaman en onemli seydi. olamaz mı? öle tabi. vapur dudugu gibi sesle kırmızı cicek yesile donunce, dunden offline mesajlar gelirdi bikac tane, arkasından liste gorunurdu, ilk dakkadan 3 5 kisiyle konusmaya baslanırdı. sora tok tok tok! diye kapı calıp gelenler, a-ooo! diye mesaj atanlar, dusup tekrar baglanmalar, karsı tarafın yazmasını beklemeler falan da filan da...bide cok onemli bi unsur olarak, hepimizin digerlerine acılan penceresi info'muzun update edilmesi gibi bi durum sozkonusuydu. herkes kendi capında ya birilerine laf sokar, ya ilanı ask eder, ya da kendi capında takılırdı işte. herkesin kendi dunyasi vardı, hepimizin penceresinin rengi aynı olsa da, bugun msn'deki o acaip renkler, desenler, fonlar falan hicbiri icq da henuz bulunmasa da, msn den cok daha karakterli bi programdı icq. renkli elbiseli msn'nin sert mizacli abisi gibiydi... guzeldi...