bana dün dedi ki;
"bi hikayeyi anlatırken, konu ne olursa olsun, sanki herşey bir romantik komedi filminde geçiyormuş gibi anlatıyorsun. sanki Meg Ryan var ortamda, sanki New York'taki o üç basamaklı evde geçiyo olay, artık hangi olaysa."
"e" dedim, "ben romantik komedilerin kraliçesiyim, sen tabi, henüz farkında değilsin bunun. hem daha dün senin evinin o eve ne kadar benzediğinden bahsetmedik mi?"
"başka şeylerin farkındayım ama" dedi.
"neyin?" dedim tabi.
"aynı insan olduğumuzun mesela." dedi.
ben ne diyeceğimi bilemeden, o ne diyeceğimi beklemeden, ekledi;
"neredeyse."
"nerede?" dedim bu sefer.
"ne zaman birbirimizden uzaksak, orada" dedi.
durdum.
"sanırım, gerçekten aynı insanız biz." dedim.
***
biraz sonra,
grafomon almak istediğinden bahsetti.
uzun zamandır içinde gramofon kelimesi geçen bir cümle duymadığımı farkettim.
***
bazen bazı insanların rüyalarını merak ederim, ne kadar değişik olabileceklerini değil, rüyanın dokusunu hissetmek isterim. bunu ona söylesem, aynı insan olduğumuza bir kez daha kanaat getirir mi, bilemedim; ama onun rüyalarını uzun zaman merak ettim.
***
OST: over the rhine - latter days
No comments:
Post a Comment