Saturday, June 18, 2011

Sadede gelebilirim...


yanyana 4 masa, 4 masada da sadece kadın var.
20lerinde, 30larında, 40larında, sadece kadınlar.
bizde dahiliz o kadınlara, 20lerinde olanlar klasmanından.

yemek yiyoruz. yerken, yıllaar yıllar once, bi asagı sokakta oturup da konustuklarımızı hatırlıyoruz. sora simdiki bize donup bakıyoruz. hayat cok korkunc! diyoruz. cesaret lazım diyoruz. kime sorsan mutsuz oldugu seyleri sıralar durur, ama degistirmek icin bisey yapmadıgı surece ben onun mutsuzlugunu ciddiye almam diyoruz.

sarap, spaghetti, salata, hepsi bitiyo.
dısarda oturalim diyoruz, dısarı cıkıyoruz.
yalın'ın sarkısından acılıyo laf, telefondan youtube acıp bi kulak sende bi kulak bende, al bi kerede sen dinle yapıp, onumuzde tatlılar, sarkı dinliyoruz. arkadan kamyonlar geciyo, sozlerini duymuyoruz, olsun, dinliyoruz.

simdi ne icicez? diyoruz, haftanın 55inci mojito'sundan son dakika u dönüp sangriaya karar veriyoruz. hastaneler, sorumluluklar, işler, güçler, güç işler derken, abi atiye diye bi kız var, onun da budur diye bi sarkısı var! lafı uzerine, bi anda youtube'a atlayıp tekrar, bu sefer de atiye dinliyoruz. oturdugumuz yerden atiye'nin dansını yapmaya calısıyoruz, yapamıyoruz.

zaman ne zaman geciyo, saat ne zaman bu saat oluyo, anlamıyoruz.
"yavas yavas delirdim, kimse farketmedi" lafına, durup durup, surekli guluyoruz.
.
.
.
sadede gelemedim di mi?
.
sudur ki diyecegim, o masalarda oturan, 2o'lerinde, 30'larında, 40'larında olan kadınlar, bazen sandıgınız gibi hayatlarında baska hicbisey olmadıgı icin, yalnız oldukları icin, dertli oldukları icin, koca aradıkları veya kocalarından sıkıldıkları icin takılmıyolar birlikte. o masalarda oturan kadınlar o masada en katıksız, en kasıntısız ve en tasasız halleriyle olabildikleri icin, karsılarındaki kadınlar onu boyle anlayabildigi ve sevdigi icin, ve herkesin buna bazen cok ihtiyacı oldugu icin birlikteler.

"sen ne zaman sıkıntıda olsan, bloguna lise zamanlarıyla ilgili bisi yazıyosun, ben anlamıstım zaten..."

ben anlamamıstım bunu mesela... ama işte, anlatabildim mi?

No comments: