belki de,
trenlere binmemiz lazım.
güzel manzaların yanından geçen,
geçtiği her yerde güzel resimler çizebilen,
sanki nereye gitse, zaten oraya gitmesi gerektiğini hissettiren,
güvenli, uzun ve güzel,
trenlere binmemiz lazım.
cama başımızı yaslamamız,
geçen ağaçlara bakmamız,
nereye gittiğimizi bilmeden,
bilmediğimiz yerler hakkında, çok kesin hayaller kurabilmemiz lazım.
"göldeki kuğuları değil, onların fotoğrafını çeken adamı" izlememiz lazım.
belki de,
o trenlere binip,
o yollara çıkıp,
bir daha hiç dönmememiz lazım.
***
bugüne kadar trenler hiç yanıltmadı beni,
ve vardıkları yerler hep en doğru yerlerdi.
en güzel yollara trenle çıktım,
en bilmediğim maceralara trenlerde başladım.
hayatımın bi sürü rengine trenlerle vardım,
onlara bulanıp, onlardan yine trenlerle ayrıldım.
bir ülkede ısırdığım elmayı, başka bir ülkede bitirdim.
bir şehirde başladığım yazıyı, diğerinde utanıp sildim.
ve bir istasyonda aklıma takılan şarkıyı,
vardığımda kimbilir kaçıncı kez, hep, aynı trende dinledim.
***
"you gotta make decision,
you leave tonight, or live and die this way."
No comments:
Post a Comment