Friday, May 4, 2007

esas cocuk ege soley

istanbul'un hangi kosesinde oldugunu hic hatirlamadigim, karanlik, dar merdivenli bi apartmanin 3uncu katinda bi kapinin onunde, annemin elini tutmus calinan kapinin acilmasini bekliyordum. korkudan, panikten olerek, muhtemelen bunu da cok belli ederek. kapi acildi. iceri davet edildik, salona gectik, oturduk, benim gibi bir kac kucuk kiz daha vardi etrafta. yine de sanirim en telaslilari bendim. oturdugum koltugun tam karsisinda kocaman camdan bir duvar vardi, hicbirsey ifade etmeyen. hicbir seye anlam veremememin yanisira neyi ne kadar yapacagimi da kestiremiyordum. susuyordum. tanimadiklarimin yaninda her zaman yaptigim gibi.

sora biseyler oldu, bir kac cocuk daha girdi iceri, insanlar hareketlendi, cam duvarin arasina gittiler geldiler, hersey cok karisik oldu benim gozumde, cok hizli gelisti, ver ben 5 dakika sonra kendimi o cam duvarin diger tarafinda buldum. daha once hic gormemistim boyle bir yer, nereden gorebilidim ki? o yasta kac cocuk gorebilirdi ki? ama ben hayatim boyunca hep sansli oldum, bu da onun bi parcasiydi, yukardan dusen renkli balonlardan biri...

kocaman bir masa vardi onumuzde, yada o gun onu sadece masaya benzetebildim. ve yaninda kocaman kolonlar, hoparlorler. masanin basinda daha onceden tanidigim bir yuz, kulaginda kulakliklar. onumde iki katim kadar bir mikrofon. arkamda diger cocuklar. cok uzakta goz ucuyla farkedebildigim, biraz once biraktigim koltukta oturan annem. yanimda yine tanidik bir yuz, mikrofonu benim boyuma ayarlamaya calisan. hep gulumseyen, bizi rahatlatmak icin, hatta sanirim sadece beni. korkudan olmemem, yada aglayarak ordan kacmamam icin...
cok denemelerden sonra, mikrofondan sesimiz cam odanin diger tarafina ulasti, bir anda bir muzik yukseldi, ve o an anladim ben isin ciddiyetini.. artik ordan kacmak icin de, annemin yanina kosmak icin de cok gecti. is ciddiydi.
her birimizin eline sarkinin sozlerinin yazili oldugu birer kagit verildi. once benim yanimdaki o tanidik yuz soyledi bize sarkiyi bikac kere, biz onu dinledik. sora bize geldi sira. o anda anladim ki sadece ben degildim panik olan. catlamisti sesler, onca cocuktan cikan sey ses degildi, soyledigimize sarki denmezdi, fisiltiydi, cekinmeydi, heyecandi..
.
.
.
.
cok denedik, cok ugrastik, sonunda yaptik. hepimiz sesimizi yukseltmemiz gerektigini anladik.
soyledik, bitti.
nihayet.
daha dogrusu sadece bana oyle geldi.

-dur bakalim, sen nereye gidiyosun onlarla??
tanidigim yuz beni kapidan cikmakta olan diger cocuklardan ayirip kucagina aldi. cam odaya girdik tekrar. ve ben mikrofonun onunde. tekrar. tek basima.
-bana o arkadaslarinla soledigin kismi bi keren de yalniz soler misin?
-olur...
gene catlamisti sesim korkudan. ama alismistim, biliyordum ne yapacagimi en azindan.
ve diger cocuklar cam odanin diger tarafinda beni izlerken, annem koltukta onlarla bana bakarken, ben artik ezberledigim satirlari tekrar soyledim.
bu sefer cok da korkmadan.
bitti.
nihayet.
ciktigimda garip bi his vardi icimde, hem cok mutluydum, hem hala merak ediyodum bu isin nereye gittigini.
annemin elini tuttum, tam kapida bi zarf uzattilar bana.
kazandigim ilk para.
30 bin lira.
.
.
.
.
hayir tabi ki orda da bitmedi. sarki yapildi kaset cikti, kasedin kagidinda
"esas cocuk: ege soley" ibaresi uzun sure konusuldu cevremde.
klip cekilecek dendi.
neslihan yargici'ya gidildi. bize diktigi bembeyaz elbiseler, ve uzun sure cok konusulan o kocaman bembeyaz sapkalar denendi, giyildi.
arkasindan okuldan izin alindi, ben 3 gunumu klip cekimlerinde gecirdim.
beyaz etegimle, kafamda kocaman beyaz sapkamla bembeyaz sahnede benim gibi giyinmis cocuklarla dans edip sarki soler gibi yaptim. gercekten eglendim.
3uncu gunun sonunda, cekimler bitti sanmisken, butun cocuklar evlerine donmusken, sahne toplanirken, yine birileri kucakladi beni,
-seni bi de yalniz cekebilir miyiz?
yuksek bir tabureye oturdum, karsimda bir kamera, onun yaninda yonetmen, onunda yaninda bir ekran, ekranda ben; ayaklari yere degmeyen gozunden yorgunluk akan ben. ama artik napicani ne soliceni iyi bilen ben.
bi anda yine kendi sesimi duydum biyerlerden, artik sadece agzimi oynatmam gerekiyordu, sadece 4 satirdi, cok az kalmisti, dayanmaliydi yorgunluga.
bikac deneme yapildi, oldu, bitti.
bu kez sadece sadece agzimi oynatiyordum:
bum bum bum
daldan hop dala uctum..
.
.
.
.
hepsi bitti, en zevkli zamanlar basladi. klip ilk kez bir baska gece'de cikti. kendimi televizyonda gordum.
kendi yuzumu. kendi sesimi.
ve en cok o zaman heycanlandim.
o heycanimi da zaten hic unutmadim.

o gun bugun, ikinci bi mikrofon, ikinci bi studyo kafamin bi tarafinda, hayaller dolabinda.
olmadan, olmem. olmicem.

5 comments:

Unknown said...

vay be :)) bakayim bulunabilir mi o klip merak ettim :) yada sende var mi?

Anonymous said...

Seden Gürel'in ilk cd'sini mucizevi bi şekilde buldum ve hemen satın aldım Kartonette yazan "esas çocuk! ege soley" yazısı dikkatimi çekti Bunun bir hikayesi olduğunu tahmin etmiştim Araştırdım ve bu yazıyı buldum :)

Klibi bir kaç ay önce number one tv verdi Evde olsaydım o sırada kaydederdim Herkes izlerdi ama olmadı Yine de yıllar sonra klibi izlemek güzeldi

Anonymous said...

Seden Gürel'in ilk cd'sini mucizevi bi şekilde buldum ve hemen satın aldım Kartonette yazan "esas çocuk! ege soley" yazısı dikkatimi çekti Bunun bir hikayesi olduğunu tahmin etmiştim Araştırdım ve bu yazıyı buldum :)

Klibi bir kaç ay önce number one tv verdi Evde olsaydım o sırada kaydederdim Herkes izlerdi ama olmadı Yine de yıllar sonra klibi izlemek güzeldi

Anonymous said...

I've to confess that i sometimes get bored to learn the whole thing but i believe you possibly can add some value. Bravo !

Anonymous said...

Iyi bir baslangic