Thursday, May 3, 2007

yaz

Yaz gelirdi, ben kucukken. Gercekten gelirdi. odadan cikip, arkasindan kapiyi kapatip, uzun sure hic gorunmeyen biri nasil giderse, vakti gelince nasil donerse, oyle gelirdi, oyle donerdi. Once sesi cikmaz, sora yavas yavas belirirdi. Biz beklerdik, sabirliydik, dokuz ay sonunda, o uc ay dogardi. Gokuyuzu karninda tasirdi gunesi, gostermezdi, kardes bekleyen cocuklardik hepimiz, gokyuzu, ikinci annemiz.

Hava isinirdi, icimiz isinirdi, gunler isinirdi, gunler uzardi, sokakta oynama iznimle birlikte. Sabahin korunde cikardim evden, televizyondaki amerikan dizilerinin hevesiyle, komsudaki arkadasimi uyandirmak icin camina tas atardim. Filmlerdeki cocuklar hemen uyanip disari bakardi, benim arkadasimsa cam kirilana kadar kalkmazdi…o zaman bu zaman, kirdigim camlarin haddi hesabi olmadi.
Keske hala sadece camlar kirilsa hayatlarda.
Keske kirdigimiz hersey yapissa,
keske bugun yaptigimiz hersey bize yakissa…

Sabahlari kimse sevmezdi, sabahlar bir turlu gecmez hic bi oyunun tadi tam alinmazdi. aksamustu baslardi en mutlu saatler; bize mutlu saatlerin cabuk bittigini ilk aksamustleri ogretti..biz hic ogrenmek istemedik, cunku henuz ogrenmemize gerek yoktu, cunku yarinin da bir aksamustu olacakti, ertesi gunun de, o uc ay boyunca, her gunun bir aksamustu vardi, hepsi onumuzde, hepsi bizimdi..ama o kucuk dunyalarin da, kendine gore dertleri vardi, hayatin, oyunlarin, en heyecanli anlarin sekteye ugramasi an meselesiydi bazen.. herkesin gozu onun uzerindeyken, havalanan top yandaki evin catisina kacardi, kacmakla kalmaz,orda kalirdi. hepimiz cok kuvvetliydik ya nedense yetmezdi hic birimizin boyu oraya, ona ulasmaya. Hatta bazen daha da kotusu gelirdi basimiza, o plastik bakkal topumuz hic yoktan patlayiverirdi, korkardik belli etmeden. Hemen arkasindan kim patlatti kavgasi baslardi, konustukca sisecekmis gibi, kavga uzadikca uzardi…hepimiz cok cesurduk ya nedense yetmezdi hicbirimizin cesareti bakkala gidip top calmaya..para anlamsizdi, bakkal yakindi, o zaman yapilacak tek sey oraya kadar yurumekti.. dusundukce geliyor gozumun onune, yanima birini takip bakkala kosturmam, acele acele. yanimdaki iceri girer amca o ciklet var mi, bu cikolata kac para derken, ben kapinin yanindaki kocaman file torbanin buyuk deliklerinin arasindan bi topu yuruturdum, dunyanin en stresli ani da olsa, en guzel rengi secerdim, topu elime aldigim anda saklanirdim koseye, arkadasimin gelmesiyle elimdeki topa bakmasi, bakmasiyla gozlerinin parlamasi bir olurdu. Ne buyuk gururdu o, ne onemli bir guc gosterisiydi..digerlerinin yanina donerdik, elimizde yepyeni bir top, buram buram plastik kokan, en yeni, en son zaferimiz..

Saatler ucar, zaman gecer, hava serinler, ortalik sakinlesirdi, butun gun kavga edip bogusmus olanlar bile yorgun argin yanyana otururlardi kaldirimda. Zaman kavrami daha oturmamisti kafamizda, aksam neydi, gunduz kacta biterdi, yoktu bunlarin cevabi hicbirimizde. Umrumuzda da degildi, ne kisin sogugu kalmisti artik, ne odevlerini bitirdin mi diyen anne sesi…sicakti, cok sicak, annelerimizse sadece aksamlari yemege cagiriolardi bizi. kan ter icindeki bizi.. Hava hala aydinlikken babalar eve donerdi, tam da o zaman duyulurdu annelerin sesi. Hadi gel yemege, baban geldi! Hep ayni cumle, her aksam, bir babasi olan her evden. Kimse eve donmek istemezdi, kimse uslanmak istemezdi, kimse yine karanligin cokmesini istemezdi. Eve donmek demek yine sozunu dinlemekti, eve donmek demek normale donmek, kurallara boyun egmek demekti. Herkes bunu bilirdi, hic kimse annesinin onu ilk caigirisinda donmezdi. Herkes duyardi ama kimse isitmezdi. Nasil olsa anneler hep oradaydi, nasil olsa bikmadan cagiracaklardi, nasil olsa bizsiz yemege oturulmazdi.. Babalar gorununce pencereden ama, o zaman is degisirdi, alelacele yarin gorusuruz denirdi, kim kiminle ayni takimda olacak, kim kimi nasi yenecek, kim kimden daha guclu kavgalari yapilirdi son kez, sonunda plastik bakkal topunu eve goturme sirasi kimdeyse alirdi onu kolunun altina. bisikletler surulmez, itilirdi artik. Bunlarin hepsi bes dakika icinde olup bitince, sokakta hic bir cocuk kalmayinca, karanlik iste o zaman tam anlamiyla cokerdi..
Sesimiz kalmazdi geride belki ama, izimiz coktu, arayip bulana…
Cok, hala.

O zamanki dertlerimizi ozleyecegimizi, o yazlarin bir daha hic gelmeyecegini bilemeden kostuk, dustuk, kalktik.
bilsek farkli seyler mi yapardik?
yazlari mi uzatirdik, kislari mi durdururduk,
sokakta mi uyurduk?
hic birine yetmezdi ki gucumuz.
Yeter sanardik,
Sandigimiz icin her zamankinden cesurduk.



Bunu hatirlayan var mi?
2004, bologna,
herseyi ozlerken,bir gece araya bir de cocuklugum karismisken.

2 comments:

sahinbur said...

tesekkurler bana cocuklugumu hatırlattıgın ıcın cok mu buyuduk de unuttuk bunları hayır. zaman zaman birilerini yardımına gerek duyuyor insan iste.

Eline saglık-mış (bolonga dan bildirdigine gore)

Unknown said...

uzun sure mecburi aradan sonra bununla basladim sirayla okumaya yazilarini... hos daha ilkinde soyle bi koltuga uzanmak geldi icimden, daha ne cabuk... ben hic top calmadim ama cok ilginc birseyi farkettim, ne kadar benziyormus cocuklugu herkesin... hepimiz ayni dogariz lafina inanasi geliyor insanin bazen. son bir yerlerde bir ters kose donuyoruz sanirim ve olan iste orda oluyor.

eline saglik.