Monday, April 9, 2007

947

arkadasım dedi ki simdi mesela, sen birini seviyosun, adam sana diyo ki, ben mozambik'e yerlesiyorum, gel benle oraya...sen kesin gidersin!
baskaları gitmez mi ki? dedim.


gitmezmiş,
genelde gidilmezmiş.
kendini dusunurmussun biraz, butun hayatını baskasına baglamazmıssın.
baglanmazmıs.
ben hayatımı baskasına bagladıgım icin gitmem ki, gitsem.
nefes almak icin kalp gerekmez mi insana?
o kalp kalkıp giderse mozambik'e, ben onu mu beklicem burda?
istesem de kalamam ki, nefes alamam ki, yasayamam ki.

anlamak o kadar da zor degil aslında. iki kuvvet var, bi mıknatıslı uç, bir sabit uç. ben nedense, -belki de dogustan- hep mıknatıslı ucum, sabit duramıyorum, gidip bi sabit parcaya tutunuyorum. az cekerse az, cok cekerse uzun kalıyorum ustunde. ama sonunda ya o bırakıyo dusuyorum, ya ben atlıyorum. dengeler cok basit. yeryuzu bile her gun kendine cekmekten bi gun usanip birakiveriyo bizi, dusuyoruz, kaldıgımız yerden bizi alıp, onca yıl bizi inatla kendine ceken yeryuzunun derinlerine yerlestiriyolar bedenimizi. bi daha da hic ayrılmıyoruz ondan, onca yılın borcunu oduyoruz....onun icinde eriyoruz, onda kayboluyoruz, ona karısıyoruz, o oluyoruz.....


(...)
mi manchi tanto amico caro davvero,
e tante cose son rimaste da dire.
ascolta sempre e solo musica vera,
e cerca sempre se puoi di capire...



sölicek hicbiseyimin kalmadıgı bi gun, olmasın.
her turlu can acısına ragmen, ozlediklerim bitmesin.
calan sarkılar hep birseyler hatırlatsın.
ve herkes anlattıklarımdan baska birsey anlasın.


ama sanırım bugun hicbir sey anlatamadım.
siz gene de böle sevin beni!

1 comment:

Unknown said...

sanirim senin ve benim de sana katildigim o "gidilir" savini anlamak icin biraz bizim yasadiklarimizi yasamak lazim. 7 yil oldu ve bu konuyu cok dusundum. gelmemeleri degildi beni en cok rahatsiz eden biliyor musun? "gelmemem lazim" diye dusunmeleriydi aynen senin arkadaslarinin "gidilmemeli" dedikleri gibi. insanlarin yureklerine koyduklari bu kelepceler beni en cok rahatsiz eden seyler oldu.

"gel" dedim mi? dedim, "geleyim" dedim mi, dedim... ama yureklerine sigmadi yuregim, kaldim, kaldilar... bizler farkli bir pencereden bakiyoruz bence hayata ve o pencereden bakmak herkese kolay olmuyor malesef. ne yazik, yurekleri ozgur birakmak, denizin iyot kokusunu cekerek cigerler patlarcasina derin derin nefes almak varken ozgurluk cigliklari altinda, onlar bencil kelepcelerle baglanmis kaderin kurbancilik oyununu oynuyorlar. en kotusu de ne biliyor musun? kendilerini olmasi gerekenin, mutlak mutlulugun ve ozgurlugun o olduguna inandiriyorlar... Halbuki bilmiyorlar ki aslinda kendilerine ne kadar uzaklar, bilmek istemiyorlar...