Thursday, April 12, 2007




irak'i hala saddam yonetiyordu, henuz yerle bir olmamisti koskoca heykelleri. istanbula metro gelmemisti, tarkan amerika'ya yerlesmemisti. hip hop rnb dinlenmezdi, 50 cent bilinmezdi, oasis dinlenirdi, blur dinlenirdi, take that dinlenirdi. cep telefonumuz yoktu, belki de oyle bir fikir bile olusmamisti henuz kafalarimizda. 'o an'i o andan 3 saniye sonra gostermezdi fotograf makinalarimiz, ve onlari gozumuzden uzakta tutup cekmezdik fotograflarimizi, gozumuzu, yanagimizi dayardik makinaya. henuz bu kadar isinmamisti kuremiz, henuz bu kadar kirlenmemisti cevremiz, icimiz, denizimiz. gozlerim henuz bozulmamisti ve kemal sunal henuz olmemisti. fransa brezilya'yi yenip dunya sampiyonu olmamisti ve bu kadar yuksege buyumemisti istanbul, leventte gokyuzunu gormek icin biraz ileri bakmak yeterdi, basini yukari kaldirmak mecburi degildi. en ugursuz yil henuz gelmemisti, binlerce insan gece 3u 2 gece canli canli topraga gomulmemisti. o iki ucak o iki kuleye saplanmamisti daha, butun dunya cildirmamisti, george w bush baskan olmamisti. ipod ne demek kimse bilmiyordu, ' there is no spoon' cumlesi hicbir sey ifade etmiyordu. lord of the rings diye bir film yapilmamisti, harry potter'i hic kimse tanimiyordu.

universite fikri cok uzaktaydi bize, bitirilmesi gereken koskoca bir lise vardi onumuzde. fen dersi uce bolunmemisti, fizik, kimya, biyoloji yoktu, sadece 'fen' vardi. sonradan biten arkadasliklar henuz kurulmamisti. sadece 'dogmus' arkadasliklar vardi, olmasi gereken, kendiliginden yolunu bulan. sevdiklerimizi kaybetmemistik henuz, kaybetmenin anlamini ogrenmemistik. ozleyecek cok fazla seyimiz yoktu, sahip oldugumuz, bildigimizdi. yanimizdakiydi, elimizin altindaki, gozumuzun onundekiydi. herkesi cok iyi sanmasak da, insanlar hakkinda cok fikrimiz yoktu. hayat hakkinda da. mutluyduk.

mutluydum. henuz kimseye asik olmamistim, ilani ask etmemistim, napicani bilemez hale gelmemistim, asktan aglamamistim, asktan gulmemistim. ozlemek nedir ogrenmemistim, midemin dibinde o tortu olusmamisti, dusundukce o tortuyu her sefer ayaga kaldiran uzakliklar da. yillar sonra bir gun yola cikip da, uzaklara gidip de, orda bi hayat kurmak, kendi evine misafir gelmek yoktu planlarimda. yada alisamamak kendi sokaklarina, duvarlarina.

hayat daha az seyden ibaretti, hayat daha basitti, hayat daha temizdi.
biz daha az seyden ibarettik, daha basittik, daha temizdik.
beraberken, hala oleyiz.




* bu yazi, resimdeki uc kardese ithaf edilmistir.

3 comments:

sahinbur said...

Daha iyi anlatılamazdı.

egemuga said...

aslinda bana biraz kisa geldi, biraz daha uzatabilirdim sanki basini ama beceremedim...tesekkur genede... :)

Unknown said...

:) bana fikret kizilok'un demirbas sarkisini hatirlatti bu yazi. hani suleyman hep basbakan hep suleyman diye var ya :) orda da anlatiyor iste, bulent ersoy henuz erkekti, ajda gerdirmemisti falan diye :)))