sol bastan:aysenaz,Costa,ipek,soley,dodo,sera
en ön değil, onun bi arkasındaki sırada gökçeyle ben.
ben defterin kenarına ıvır zıvır bişiler yazıp duruyorum, gökçe dünyanın en ufak harfleriyle not alıyo. aslında genele bakınca, en ciddi ikili biziz ortamda.
Costa tiz sesiyle birşeyler anlatıyo, Marco Aurelio'lar, Carlo Magno'lar.
henüz farkında değilim, italyanların dünyada herkese italyanca bi isim verdiğinin, Carlo Magno'nun Charles Magne'la aynı kişi olduğunun.
arka sıramda Dodo'yla Ipek.
Ipek altınbaşak yiyo, zira o zamanlar zayıflamak istiosan bildimiz sey dukan dieti filan diil, direk altınbaşak+ayran kombinasyonu; kantin style. Dodo dinler gibi yapıp dinlemiyo, bakar gibi yapıp görmüyo. sıranın altından test çözüyo belki. herkesin kafasında universite denince bir ampul yanıyo da, herkes bambaşka yöntemlerle kapağı atmaya çalışıyo.
onların da arkasında ayşenaz oturuyo, sanırım fal bakıyo. olmuş dördüncü sıra, Costa ayağa kalksa bile göremez onun sırasının üstünü, açmış kağıtları, uzun uzun bakıyo önüne. arada bir şakırdıyo kağıtlar, Costa'nın tiz sesinin içinde kayboluyo ses.
sora bi ara gökçe dürtüverio beni dirsegiyle, bakıorum bisi yazmıs bana, kimbilir ne sacma bisi, kimbililr ne. baslıyorum gulmeye. benim zaten italyan ortaokulu / lisesi catısı altındaki 8 senem sadece gülerek geciyo. gülüyorum, tutamıyorum kendimi. ses cıkmasın diye, - hala yaptıgım gibi- burnumu kapatıorum elimle, gülmem icimde kalsın diye. gökçe gülüyo, ben gülüyorum, alnımı dayıyorum sonunda sıraya, gorunmesin eblek gibi yuzum diye. arkadan dodo durtuyo, noluyo kizim diyo, gokce bu sefer yazdıgı notu onlara yolluyo, tabi ki onlar da baslıyo gülmeye. o yaslarda, o sıralarda, o zamanlarda, gülmek bulasıcı.
4 kişinin omuzları aynı anda gulmekten sarsılmaya, sesler hafiften yükselmeye, hareketler kontrolsüzleşmeye baslayınca, dikkati cekiveriyoruz ustumuze ;
"eehiiii, bimbee! soley! balkan!"
dönüyoruz önümüze, yüzümüzde hala salak bi ifade, gokce yokediyo notu ortadan.
benim elim hala denize atlicakmısım gibi burnumu tıkamakla mesgul. durmuyo ki gülmek denen meret bende. gözlerimden yaş geliyo kendimi tutmaktan. gökçe'ye bakıorum, kıpkırmızı olmus kendini kasmaktan, hic bakmasam daha iyi.
bakıyo ki sakinleşemedik hala, Costa çınlatıveriyo tekrar kulakları;
"Ehi bimbe! Soffrite in silenzio!"
*
*
*
itayan lisesi'nden bi kare çiz desen, bunu çizerim.
bi cumle sole desen, bunu soylerim.
ne ogrendin desen, bunu derim.
*
*
*
"soffrire in silenzio. "